KANAL İSTANBUL
Canibim.Com

KANAL İSTANBUL - Canibim.Com

Süveyş, Kanal İstanbul, Montrö: Coğrafi Keşifler tersine döndü. Altı Müslüman ülkenin gücü Batı’nın eksenini değiştirir!

 

 

Dört yüz metrelik bir geminin kuma saplanıp Süveyş Kanalı’nı kapatması, sadece ekonomik değil, jeopolitik bir krize neden oldu...

Üç yüz yirmi gemi Kanal’da geçiş beklerken, zarar on milyarlarca dolar hesaplanırken kaza, küresel ticaretteki büyük savaşın yeni cephesini açık etti: Tedarik yollarını, deniz ve kara ticaret koridorlarını kim kontrol edecek?


Bugüne kadar hep enerji koridorları üzerinden tartıştığımız, 21. yüzyılın güç haritasının belirlenmesinde derin etki uyandıran koridor savaşlarının şimdi de küresel lojistik, tedarik üzerinde başladığını gördük.


Bütün kanallar, koridorlar Müslüman Orta Kuşak’ta…

Dünya ticaretinin üçte birini kontrol eden Malakka Boğazı, yüzde onunu kontrol eden Süveyş Kanalı, Basra Körfezi ve Kızıldeniz, Türkiye’nin Boğazlar’ı dünyanın en kritik ticaret güzergâhlarıdır.


Ve bunların tamamı yeryüzünün eksenini oluşturan Müslüman coğrafyada, yani “Orta Kuşak” üzerindedir. Mısır’da darbenin, Doğu Afrika ve Yemen’deki savaşların, Basra Körfezi’nde bitmek bilmeyen krizlerin, Kızıldeniz’deki gerilimlerin, Türkiye’yi D. Akdeniz’de boğma hesaplarının sebebi budur.


Ne yazık ki; buralar zayıf ülkelerin coğrafyasında. Böyle olunca da bu ülkeler baskı altına alınarak koridorlar başkalarının kontrolünde tutuluyor. Küresel ekonomik ve askeri gücü elinde tutanlar, bu kontrolü kaybetmemek için her türlü çılgınlığı deniyor, birçok ülkeyi bu amaçla mahvediyor.


Yeni ticaret yolları, yeni dünya, yeni ekonomik çevre, yeni güçlü devletler.

Şimdi geleneksel koridorlara yenileri eklendi.


Çin’den Türkiye’ye ulaşan yeni “İpek Yolu”, Kuzey Kutbunun erimesiyle oluşan ve Rusya ile Avrupa/ABD arasında krizlere neden olan yeni ulaşım güzergahı, Afrika üzerinde henüz başlayan ticaret ve ulaşım hatları, İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Süveyş’e alternatif Kanal projesi gibi..


21. yüzyıl dünyasını formatlamak isteyen merkez ülkeler, bu yeni koridorlar üzerinden amansız savaş veriyor. Güç ve etkinlik; kaynaklar, koridorlar, pazarlar üzerinden yeniden belirleniyor. Hesaplaşma; “Yeni dünya, yeni coğrafya, yeni ekonomik çevre ve yeni güçlü devletler” sloganı ile yürütülüyor.


“Coğrafi Keşifler” tersine döndü: Altı Müslüman ülkenin gücü Batı’nın eksenini değiştirir.

Batı, “Coğrafi Keşifler”le kazandığı ve yüzyıllardır sürdürdüğü üstünlüğünü ilk kez kaybediyor. Doğu’nun çok dinamik yeni güç olarak yükselmesi, bu boğazları ve koridorları elinde tutan Müslüman ülkelerin gücü fark etmeleri ve buna yatırım yapmaya çalışmaları Batı’yı merkezden çıkaracak, eksenini kaybettirecek iki çok önemli yeni durumdur!


Türkiye (Boğazlar), Endonezya ve Malezya (Malakka Boğazı), Mısır (Süveyş Kanalı ve Sina) İran (Basra Körfezi), S. Arabistan (Kızıldeniz) yeni dönemin çok büyük oyuncuları olabilir.

Küresel ekonomi ve ticaret güzergâhları üzerindeki denetimin sağladığı güce yatırım yapmaları, onları 21. yüzyılın yükselen güçleri yapabilir. Bunun için zihinsel bir aydınlanma, 20. yüzyılın geleneksel Batı vesayetinden kurtulmaya yetecektir.


Sürpriz oyuncular sahaya çıkabilir.

Bu koridorları kontrol eden dünya ticaretini, enerji arzını kontrol edecektir. Bu da siyasi, askeri ve kültürel büyük bir sıçrama sağlayacaktır.

Rusya ve Çin ile ABD ve Avrupa arasında devam eden, yeryüzünün bütün kara ve denizlerine hâkimiyet mücadelesinde, sürpriz bir çıkış, oyun bozucu bir hareket bu ülkelerden gelebilir.


Buna güçleri de var, akılları da. Bu ülkeler arasından biri ya da birkaçı, 21. yüzyıl dünya sisteminin tam merkezine yerleşebilir. Bu olacaktır da.

Elini çabuk tutan geleceğin mimarlarından biri olacak...


Pandemi ile birlikte, zaten var olan büyük jeopolitik kapışmalar keskinleşti. Ezberler bozuldu, hesaplar değişti ve her şey çok hızlandı. Elini çabuk tutan, cesur olan, akıl sıçraması yapan, günlük yıpratıcı tartışmalardan uzaklaşıp büyük hedefler ortaya koyan her ülke, geleceğin mimarlarından olacak.


Başkalarının oyununda rol almak yerine kendi oyunlarını sahneye süren her ülkenin kazanacağı bir dünya var önümüzde. Çünkü yüzyıllardır devam eden ve dünyayı formatlayan Batı hâkimiyeti ilk kez sarsılıyor, dünya gerçekten ilk kez değişiyor.


Türkiye; hem iç ve dış kuşatmaya direniyor ve dev adımlar atıyor.

Türkiye’nin; dışarıdaki çevrelemeye, içeriden kuşatmaya direnerek attığı, atmaya çalıştığı her adım işte bu büyük hesaplara göre belirleniyor. Bir gemi kazasının dünyanın içinde bulunduğu eksen kaymasını açık edebildiği bir dönemde Türkiye, olağanüstü bir akıl sıçramasıyla, dev adımlar atıyor. Batı’da da Doğu’da da bu kadar tartışmaların merkezinde olmasının nedeni budur.


Türkiye’nin Güney’de, Doğu’da, Batı’da ciddi askeri müdahalelere girmesi, Doğu Akdeniz ve Ege’de çok şeyi göze alması, Libya’ya kadar uzanması, Mısır ve S. Arabistan’la ilişkileri yumuşatmaya çalışması bir coğrafya aklıdır.


Her alanda olağanüstü atılımlar içine girmesi, eskinin vesayet aygıtlarından tamamen kurtulmaya dönük her adımı kararlılıkla atması çok daha büyük küresel krizlere hazırlıktır.

Bize “kenarda dur” diyene; Ne pahasına olursa olsun!


Türkiye, ne pahasına olursa olsun, yeni dünya düzeninin merkezine yerleşecektir. Kanal İstanbul Projesi ile Boğazlar’daki egemenliğimizi sınırlayan Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin artık istenmemesi, küresel lojistik, ticaret yarışlarına hazırlıktır.


Belki zamanla Hazar’dan Karadeniz’e, Hazar’dan Basra Körfezi’ne de kanallar açılacak. Belki çok daha büyük projeler devreye alınacaktır.

Bunlar olurken Türkiye’ye “Sen karışma, sen girme bu işlere, kenarda dur” diyenlere asla kulak asılmayacaktır.


Kanal İstanbul ve Montrö için terör dalgası servis edebilirler!

İstanbul Havaalanı’nı engellemek için Gezi terörünü planlayan ve Türkiye’yi iç savaşa sürüklemeye çalışanları gördük. O terörü, ABD ve Avrupa istihbarat teşkilatları yönetti.

Kanal İstanbul’a karşı da benzer bir terör dalgası servis edebilirler. Montrö için İngiltere adına, Fransa adına, Rusya adına konuşanlar sokakları, gazeteleri, televizyonları, iletişim organlarını istila edecektir.


Eski dünyanın güvenlik ve ekonomik konseptlerinin değişmesine direnenler, bizdekileri harekete geçirecektir. Zaten kimlerin bu amaçla sahaya sürüldüğü şimdiden bellidir.

Bunlar, Sokullu’nun Hazar-Karadeniz kanal projesi zamanında yaşasalar aynısını yaparlardı. Çünkü ihanet ihanettir. Çağlar değişir bu genetik değişmez.


15 Temmuz’dan beter bir zihinsel işgal girişimi var! ‘Önüne bak’ diyene aldırma!

Türkiye, 15 Temmuz’dan daha beter bir işgal girişimi altında. Bu; zihinsel işgal, zihinsel körleştirmedir. Dünya yeniden kurulurken bize “önüne bak” diyenler en büyük kuşatmayı içeriden yürütmektedir. Bu “iç işgalciler”le mücadele de bir İstiklal Mücadelesi’dir.


Türkiye; eskinin sınırlandırıcı bütün yapılarını değiştirmeye çalışıyor ve değiştirecektir. Her şeyin özeti budur. Batılı zihin kalıpları bizi sınırlıyor, düşünce sistemimizi daraltıyor, dünya algımızı tek yanlı formatlıyor.


Türkiye’nin büyük ölçekli adımlarına karşı içerideki rezerv biraz da bu yüzden. “Batılı” bir korku, ön yargı ya da ön kabul, Türkiye’nin cesaretini kırmaya çalışıyor. Buna izin veremeyiz. Vermeyeceğiz.


Gereken her neyse. Asla cimri davranma Türkiye!

Bizi tekrar zayıf bir bölge ülkesine haline sıkıştırmalarına razı gelmeyeceğiz. Dünya yeniden kurulurken asla çevrede kalmayacağız. Birilerinin cephesi, garnizonu asla olmayacağız.

İçeriden ve dışarıdan ne kadar kuşatırlarsa kuşatsınlar, nasıl bir zihinsel ambargo uygularlarsa uygulasınlar, artık bu mümkün değil. Türkiye önüne çıkan engelleri aşmada asla cimri davranmayacak. Gereken her neyse…


O eşik geçildi. Geri dönüş olmayacak. Boş umutlarla son saldırıları yapıyorlar. Efendileri dünyada kaybediyor. Kendileri de içeride kaybedecek. Bir anlayabilseler…

İbrahim Karagül – Yeni şafak

Tüm GÜNCEL MESELELER