HADİS VE KUTSİ HADİSDE ZİKİR
Canibim.Com

HADİS VE KUTSİ HADİSDE ZİKİR - Canibim.Com

                                              BUHARİ VE MÜSLİM’DE GEÇEN KUTSİ HADİSLER MEALİ



 

                                     Allah’ı Zikredeni Allah’ın Da Zikretmesi 

 

24) Ebû Hüreyre (r.a.)’dan rivayet edilmiştir: Nebî (s.a.s.) şöyle buyurdu:

“Allah (c.c.) şöyle buyurdu: “Ben kulumun, Benim hakkımdaki zannı üzereyim ve Ben, kulum Beni zik­rettiği vakit kendisiyle beraber olurum. Kulum Beni, nefsinde zikir edecek olursa Ben de onu nefsimde zikrederim. Kulum Beni bir topluluk içerisinde zikrederse Ben de onu daha fazi­letli bir topluluk içerisinde zikrederim. Kulum Bana bir karış yaklaşacak olursa, Ben de ona bir arşın yaklaşırım. Kulum Bana bir arşın yaklaşacak olursa Ben de ona bir kulaç yaklaşı­rım. Kulum Bana yürüyerek gelecek olursa Ben de ona koşa­rak giderim.”[1]

Hadiste geçen: “Kulaç”: Bir insanın iki arşınlık, yani (iki zira’lık) uzunluğu ile iki kolunu açtığı ve göğsüyle kesiştiği nokta arası mesafe kadarki ölçüdür. Dört zira (arşın) mesafesi kadar olduğunu söyleyebiliriz.

Bu, kelimenin gerçekteki açıklamasıydı. Ancak “kulaç” ifadesi hadiste mecaz olarak kullanılmıştır, anlaşılmaya ya­kınlık ifade etsin diye böyle gelmiştir. Allah’ın (c.c.) sıfatlarını belirten hadisleri tevil etmediğimiz ile ilgili açıklamamız geçti­ğinden, burada da (tevil etmiyoruz.) Nitekim selamette olmak kadar huzur verici bir şey olmadığı gibi (tehlikelerden kaçmak da böyledir.) Allah (c.c.) en iyisini bilicidir.

v Müslim’de (2675) geçen bir rivayet lafzı şöyledir:

“Allahu Teâlâ buyurdu ki: “Ben, kulumun Benim hakkımdaki zannı üzereyim ve Ben, kulum Beni hatırladığı vakit onunla bera­ber olurum. Şayet Beni kendi nefsinde zikir edecek olursa Ben de onu kendi nefsimde zikir ederim. Şayet Beni bir top­luluk içinde zikir edecek olursa Ben de onu daha fazileti çok olan bir topluluk içinde zikir ederim. Kulum Bana bir karış yaklaşırsa Ben de ona bir arşın yaklaşırım. Kulum Bana bir arşın yaklaşırsa Ben de ona bir kulaç yaklaşırım. Kulum Bana yürüyerek gelecek olursa Ben de ona koşa­rak giderim.”

v Yine Müslim’de (14/2675) geçen bir lafız şöyledir:

“Allah-u Azze ve Celle buyurdu ki: “Ben, kulumun, Benim hakkım­daki zannı üzereyim. Ve Ben, kulum Beni hatırladığı vakit kendisiyle beraber olurum. Kulum Beni nefsinde hatırlayacak olursa Ben de onu nefsimde hatırlarım. Şayet Beni toplum içinde hatırlayacak olursa, Ben de onu daha hayırlı bir top­lum içinde hatırlarım. Kulum Bana bir karış yaklaşırsa Ben de kuluma bir kulaç yaklaşırım. Kulum Bana bir arşın yaklaşırsa Ben de ona bir kulaç yaklaşırım. Kulum Bana yürüyerek gele­cek olsa Ben de ona koşarak giderim.”

 

 

 

                      BUHARİ VE MÜSLİM’DE GEÇEN KUTSİ HADİSLER MEALİ



                                                 ZİKİR

 

Allah Zikretmek ve Bu Amaçla Top­lanmanın Fazileti

 

23) Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivayetle dedi ki; Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuşlardır:

Allahu Teâlâ’nın yollarda dola­şarak Allah’ı zikreden kullarını araştıran Melekleri bulunmak­tadır. Allah’ı zikreden bir topluluk buldukları vakit, birbirle­rine: “Haydi geliniz, sizin aradıklarınız buradalar” diye nida ederler.”

Hadisin devamında şöyle buyurmuştur (s.a.s.):

“Me­lekler o zikir ehline dünya semasına kadar kanatlarıyla sa­rarlar. Rab Teâlâ onların vaziyetlerini Meleklerden daha iyi bilen olmakla beraber Meleklere:

“Kullarım ne diyorlar?” diye sorar.”

(Hadisin devamında) şöyle der: “Melekler:

“Seni tesbih ediyorlar, Seni tekbir ediyorlar, Sana hamd ediyorlar ve seni temcîd ediyorlar” diye cevap verirler. Hak Teâlâ da buyurur ki:

“Beni gördüler mi?” Melekler:

“Hayır, vallahi Seni görmediler” derler. Allahu Teâlâ:

“Ya Beni görselerdi ne olurdu?” diye buyurur. Melekler:

“Eğer Seni görselerdi o za­man Sana daha çok ibadet ederlerdi. Seni daha çok temcîd ederlerdi, Sana daha çok hamd eder ve Seni daha çok tesbih ederlerdi.” derler. Allahu Teâlâ:

“Benden ne istiyorlar?” diye buyurur. Melekler de:

“Senden Cenneti istiyorlar” diye cevap verirler. Allah-u Azze ve Celle:

“Cenneti gördüler mi?” diye sorar. Melekler de:

“Hayır, Vallahi Cenneti görmediler” derler. Allahu Teâlâ da bunun üzerine

“Eğer bir de cenneti görse­lerdi ne olurdu?” diye sorar. Melekler de:

“Şayet görselerdi, (Cennete girmek) için onu daha çok arzulayıp isteyen ve daha çok rağbetleri artanlar olurlardı.” diye cevap verdiler. Allahu Teâlâ:

“Onlar neden sakınmaktalar?” diye sorar. Melekler de:

“Cehennemden” diye cevap verirler. Allahu Teâlâ:

“Cehennem ateşini gördüler mi?” diye sorar. Melekler de:

“Hayır, vallahi onu görmediler” derler. Allah (c.c.):

“Şayet Cehennemi görseler nasıl olurdu?” diye buyurur. Melekler de:

“Şayet cehennemi görselerdi ondan daha çok sakınıp ka­çan ve daha çok Cehennem ateşinden korkanlar olurlardı” diye cevap verirler.” Bunun üzerine Hak Teâlâ şöyle buyurur:

“Sizi şahit tu­tuyorum, şüphesiz ki onları bağışladım.” Bu buyruğundan sonra Meleklerden birisi:

“İçlerinde filanca birisi vardı ki sa­dece bir ihtiyaç için zikir ehlinin arasında bulunuyordu.” der. Allahu Teâlâ da:

“Onlar bir meclisin insanları olup, içlerinde bulunan birisi ayrı tutulamaz” diye buyurdu.”[1]

v Müslim’de (2689) geçen bir rivayet lafzı ise şöyledir:

“Al­lah (c.c.)’ın yeryüzünde dolaşan Melekleri bulunmaktadır ve zikir meclislerini araştırmaktadırlar. İçinde zikir yapılan bir meclis buldukları vakit onlarla beraber otururlar, kanatlarını da birbirlerine dolayıp dururlar. Ta ki o yer ile dünya sema­sının arasını dolduruverirler. Zikir meclisinden ayrıldıkları va­kit de semaya yükselirler. Yüce Allah (c.c.) durumlarını kendi­lerinden daha iyi bilmekle beraber şöyle buyurur:

“Nereden geldiniz?” Melekler de:

“Bizler Seni yeryüzünde tesbih eden, Seni tekbir eden, Sana tehlil getiren, Seni öven ve Senden isteyen kullarının yanından geldik.” diye cevap verirler. Bunun üzerine Allah (c.c.):

“Benden ne isterler?” diye sorar. Melekler de:

“Cennetini isterler” derler. Allahu Teâlâ:

“Cennetimi gördüler mi?” diye sorar. Onlar da:

“Hayır! Ey Rabbimiz!” derler. O da (c.c.):

“Öyleyse, Cennetimi görseler nasıl olur?” der. Onlar da:

“Ve Sana da sığınıyorlar.” derler. Allahu Teâlâ da:

“Neyden sığınıyorlar?” diye sorar. Onlar da:

“Cehennem ateşinden Ey Rabbimiz!” diye cevap verirler. Allahu Teâlâ da:

“Cehennem ateşini gördüler mi?” der. Melekler de:

“Hayır” diye cevap verirler. Allahu Teâlâ da:

“Öyleyse ateşimi görseler nasıl olurdu?” der. Melekler de:

 “Senden istiğfar isterler” derler. Allah (c.c.)’da bunun üzerine:

“Muhakkak ki onları mağfiret ettim. İstediklerini de onlara verdim ve sığındıkları şeylerden de onları korudum” diye buyurdu. Melekler de:

“Ey Rabbimiz! O zikir meclisinde çokça günahkâr filanca bir kul da vardı, kendisi yanlarından geçerken onlarla beraber oturup (zikir halkasına) katılmıştı!” derler. Yüce Allah (c.c.) da:

“Onu da bağışladım. O zikir meclisinde bulunan kullarım bir topluluktur, içlerinden birisi ayrı tutulamaz” diye buyurdu.

Tüm MAKALELER