ERVAHI ALEM NEDİR
ERVAHI ALEM NEDİR - Canibim.Com

 

Kur’an-ı Kerim’de “Hani Rabbin, Ademoğullarından, bellerinden zürriyetlerini alıp onları nefislerine şahit tutarak sormuştu: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? Onlar da: Evet Rabbimizsin, buna şahitlik ederiz. demişlerdi.


Kıyamet günü ‘Bizim bundan haberimiz yoktu.’ dememeniz içindi.” (Araf, 172) “Allah, birbirinize düşman olarak inin aşağı, sizin için dünyada belli bir süreye kadar bir yer ve geçimlik vardır, dedi. Allah şöyle buyurdu: Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve tekrar oradan diriltilip çıkarılacaksınız.” (Araf, 24-25) Buyrulmuştur. Ervah alemi, ruhlar alemidir.


Ayetlerde beyan edildiği gibi, Cenabı Hak alem-i ervahta gelmiş geçmiş ve gelecek cümle insanların ruhlarını yarattı ve ‘elestü bi Rabbiküm / Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ diye onlara hitap etti, onlar da ‘kalu bela / evet, Rabbimizsin, buna şahitlik ederiz’ dediler. Sonra Cenab-ı Hak ruhlara, yeryüzüne inin dedi ve ruhlar bedenlenip suretlenerek bu aleme geldi ve kıyamete kadar da gelecektir. Fakat bu tabiat aleminin etkisi ve tesiriyle kul, ruhlar aleminde Rabbimiz tarafından yapılan hitabı, verdiğimiz sözü ve yaptığımız şahitliği unuttu.


İşte cümle peygamberlerin ve velilerin tebliğ ve irşadının gayesi, bu gaflet ve unutkanlıktan kulu uyandırıp, bu imtihan aleminde kulun Rabbine vuslat etmesi içindir.


Bu vuslatın gerçekleşmesi için kulun, mürşid-i kamilin irşadıyla bu alemde ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ hitabını işiterek ‘Evet, Rabbimizsin. Buna şahitlik ederiz.’ cevabını, marifet / kemalat mazhariyetiyle tekraren vermesi gerekir.

Ancak o zaman bu hitabın, ikrar ve şahitliğin mahiyet ve hikmeti anlaşılır. Burada beyan edilen saflar, bu şahadet alemine mahsustur.


Birinci saf peygamberlerin safıdır. İkincisi evliyanın safıdır. Üçüncüsü müminlerin safıdır. Dördüncüsü ise eşkıyaların safıdır.


Elestü hitabını Cenab-ı Hak, peygamberlerin gavsının dilinden, birinci saftaki cümle peygamberlere yapar ve hitabı duyan peygamberler, evet derler. Evliyanın gavsından da ikinci saftaki evliyalara hitap eder ve hitabı işiten cümle veliler, evet derler. Evliyadan da, üçüncü saftaki müminlere yapar ve hitabı işiten müminler de evet derler. Dördüncü saftaki şakiler / isyancılar ise, hitabı duymadıkları halde müminleri takliden evet derler, vesselam.


Hz. Pir Efendimiz ‘Ruhlar aleminde kulun ilmi vardı, fakat marifeti yoktu. İlim, akılla tahsil edilir, marifet ise müşahedeyle elde edilir.’ diyor. Bu itibarla ‘Ruhlar alemindeki hitabın açığa çıktığı meclisin saflarını kurduk, her kim ruhlar aleminde muhatap olduğu ‘elestü’ hitabını, yani verdiği sözü ve şahitliğini tekraren ikrar etmek isterse, meclisimize gelsin ve ikrarını versin.’ buyuruyor.


“Allah Allah daim Hu diyelim biz Hak diyelim biz” demek ise şöyledir: Kuran’da ‘…unuttuğunda Rabbini zikret/an…’ (Kehf, 24)“Rabbini içten yalvararak ve gizlice sesini yükseltmeden sabah akşam zikret, gafillerden olma.” (Araf, 205) buyrulmuştur.


Bu alemdeki gaflet ve unutkanlıktan uyanmak, zikrullahla mümkündür. Daha evvelki beyitlerin açıklamasında beyan edildiği gibi, Cenab-ı Hak, isimlerinden ‘Allah’ ismiyle kendisinin zikredilmesini istiyor. Çünkü Allah, esma  itibariyle ism-i celaldir ve kulun gönlündeki gayriyet muhabbetini ismi celal tesiriyle giderir.


Allah, makam itibariyle ise, uluhiyettir. Uluhiyet, cümle isimleri kendinde toplayan makam olması itibariyle Rab, Allah’tır. Rahman ve Rahim Allah’tır, Gaffar, Musavvir vb. cümle isimlerden, makam-ı uluhiyet büyüktür. Cümle isimler, ancak uluhiyeti açığa çıkarırlar. Kur’an’da  “İman edenlerin kalbleri Allah’ın zikri ile mutmain olur.


Şüphesiz kalbler ancak Allah’ın zikriyle huzur ve sükun bulur.” (Ra’d, 28) buyrulmuştur.  Ancak mürşid-i kamilin telkin ve tarifiyle kulun kalbi zikrullahla şereflenir ve zikr-i daim mazhariyetiyle gafletten uyanır. ‘Hu ve Hak’ ise: Hu, gayb-ı mutlak hüviyet olan sırf zatı remzeder.


Kalbi daim zikirle uyanmış olan kulun, makamat-ı tevhidin fena mertebelerinin keşfine ulaşıp, tecelli-i zat’a vuslat etmesinin irfaniyet ve kemalatıdır. Hak ise, tevhidin beka mertebelerinin marifetine mazhariyeti ifade eder.


Tüm MAKALELER