Nakşibendi tarikatı, Bahaeddin Nakşibend Muhammed bin Muhammed el- Buhari tarafından kurulmuştur ve İslam dünyasında çok yaygındır. "Nakşibendi" Farsça bir kelimedir. Ve "nakış yapan" demektir. Kalbi işlediği, kalbin üzerine süsler yaptığı için bu adı almıştır.
İlim muşahede ve keşif sahibi kimselerin tecrübeleri ile Nakşıbendi tarikatı bütün tarikatların en kolayıdır. İlahi ahadiyetin tecellisine mazhar olmak için Nakşıbendi tarikatı insanı en kısa yoldan ulaştırır. Çünkü Nakşide müridin çalışmasından çok mürşid çalışır. Mürşid çok çalışır ve kalbindeki feyizleri müridin kalbine aktarır. Nakşibendi tarikatının önderi ve Şah’ı Hz.EBUBEKİR (r.a.)’dır.
Resulullah Aleyhisselatu vesselam bir Hadis-i Şerif’te: "Yüce Allah (c.c.) benim kalbime neyi aktarıyorsa, bende O’nu Ebubekir’in kalbine aktarıyorum" buyurmuşlardır.
Nakşibendi tarikatı Ehl-i Sünnet ve’l cemaat itikadı üzerinde bulunmak bid’at ve uydurmalardan kaçınmaktır. Kötü ve çirkin huy ve alışkanlıklardan arınmak, güzel ve yüce ahlak sahibi olmaktır. Bu tarikatta cezbe hali, her şeyden önce gelir. Cezbeden sonra salik perdelerinin ardındaki gizli aleme ulaşmış demektir. meczupluk hali iki şekilde olur.
Birincisi: Suluk’un başında gelip geçer.. bu Nakşıbendi tarikatında olmaktadır.
İkincisi: Salik bütün makamları aştıktan sonra zuhur eden bir haldir ki: bu diğer tarikatlarda görülmemektedir. Bu sebeple "Nakşıbendi tarikatı diğer tarikatların dolaşıp ulaştıkları son makamı daha yolun başındayken ulaşır ve müride bunu gösterir" denilmiştir. Nakşıbendi tarikatının evliyası diğer tarikatların evliyasından daha selahiyetlidir. Fakat bundan Nakşıbendi tarikatının evliyası diğer tarikatların evliyasından daha faziletlidir manası anlaşılmasın. Anlatmak istediğimiz mana şudur: Nakşıbendi tarikatı diğer tarikatlardan daha kısa mesafeli ve daha kolaydır.
Nakşıbendi tarikatının salikleri diğer tarikatların saliklerinden daha faziletlidir. mesela erkek, kadından yaratılış bakımından daha güçlü ve üstündür dediğimiz zaman bir gerçerği ifade etmiş oluruz. Aynen bunun gibi, Nakşibendi tarikatının usul ve temelleri de diğer tarikatlardan güçlü ve üstündür.
Nakşibendi tarikatında ilk önce lb zikri gelir, oysa diğer tarikatlarda, kalb zikri ikinci derecede gelmektedir. Nakşıbendi tarikatında normal olarak, yemek, içmek, uyumak, evlenmek ve çalışmak vardır. Açlık ve uykusuzluk derecesi diğer tarikatlara nazaran ikinci planda gelmektedir. bulundukları her yerde muhabbet kalplerinin tellerini İlahi merkeze bağlarlar. Elleri işte, kalpleri İlahi tefekkürdedir.
Kur’an-ı Kerimde şöyle buyrulmaktadır: "(ALLAH’ın) Öyle kulları vardır ki, onları ALLAH’ı anlamaktan ne ticaret ne de alışveriş alıkoymaz". Kısacası Nakşibendi tarıkatı Sahabilerin (r.a.) uyguladıkları usul ve kaidelerdir. Sahabiler hangi yolu takip etmişlerse ne fazla ne eksik o yolu olduğu gibi takip etmektir. Sünnet’e bağlı kalmak, zahir ve batın işlerini ve durumlarını aynı ölçülerde düzeltmektedir.
Hayat işlerinden hiçbirini ihmal etmeden kalb huzuru bulmak ve manevi alemden feyiz almaktır. Genç ve yaşlı herkes ölü ve diri bu feyiz ve nurlar karşısında eşittir. hiç bir derece ve makamında zorluk yoktur. Bu tarikatın piri ve önderi: Hz. EBUBEKİR (r.a.). Halifelerin ilki ve öncüsü idi. Bu tarikatta diğer tarikatların önderi ve lideridir. Nurların ve sırların kaynağıdır. Diğer tarikatlarda olduğu gibi bu tarikatta da bazıları Sünnet’e aykırı olarak oynama ve benzeri davranışlarda bulunmaktadırlar, bunların bu davranışları şüphesiz Nakşıbendi tarikatı ile ilgisi yoktur.
Özet olarak:
Nakşıbendi tarikatı en güzel ve en olgun, en açık, en tatlı, en kısa, en kolay ulaştırıcı ve vardırıcı bir tarikattır. Bir şair şöyle demektedir:
"Nakşibendi tarikatının üstün özelliklerini hiç kimse tam olarak vasıflandıramaz".
Minhacul-Abidiyn kitabında, Şöyle denilmektedir " Nakşıbendi tarikatı, uzunluk ve kısalığı diğer tarikatların ve ayakla yürünen yolların mesafelerine benzemez. Bu tarikat ruh ayağı ile yürüyen bir tarikattır. Tefekkürlerine çok önem verilen ve iman lezzetlerini esas kabul eden bir tarikattır. İlahi nurlara mazhar olan bir mürid, bu tarikatta daha erken ermektedir. Kimi bir saat, kimi bir hafta kimi bir yıl kimi ise altmış yılda erer. Bazıları da yüzyıl ağlayıp, sızlanmaktadır. Fakat kalbinde hiç bir iz olmamıştır. Samimiyet ve ihlas her işin başında gelmektedir.
Hadimide: Nakşıbendi tarikatı, keşif ve kerametler tarikatıdır. Resulullah (s.a.v.) bir Hadisinde şöyle buyurmaktadır:
"Batın ilmi, Yüce ALLAH’ın (c.c.) sırlarından bir sırdır. Yüce ALLAH (c.c.) bunu sevdiği kulların kalbine tecelli buyurur."
Hiç şüphesiz bu ilim hangi kalbe girerse orada bir aydınlık ve genişlik meydana getirir. Tatarhaniye kitabında şöyle denilmektedir; "Keşif ve kalb ilmi, öğretmek ve öğrenmek ile elde edilmez; Yaşanarak, çalışarak elde edilir. Bu kalb ilmi değil, hal ilmidir. Kur’an-ı Kerim’de Yüce ALLAH (c.c.) şöyle buyurmaktadır:
"Bizim için çalışanlara, hiç şüphesiz yolumuzu gösteririz."
İmam-ı Taftazani Şarhul-Makasit adlı kitabında şöyle demektedir:
"Kul bütün makamları aşıp İlahi tecellilere ulaşınca zati Ahadiyyetin sırlarına mazhar olur. Bu dereceye erişen bir kul, kendi sıfatını ve varlığını, Yüce ALLAH’ın (c.c.) varlığında unutur, kaybeder. Varlık dünyasında Yüce ALLAH’ın (c.c.) varlığından başka hiç bir şey görmez. Gördüğü, duyduğu ve bildiği sadece O’dur (c.c.). Hadis-i Kutsi’de: "Kul nafilelerle Bana yaklaşmaya devam eder. Takiben ; onun tutan eli, yürüyen ayağı ve konuşan dili olurum" diye işaret edilen mana budur. Bu tarikat bilgileri ile elde edilir, kalb ve ruhun sırlarına mazhar olmak için nefsin kötülüklerinden arınmak gerekir.
Tarikatın mahiyeti; ibadete devam etmek, belli saat ve zamanlarda zikir yapmaktır. Tarikat, hakikat ve şeriat hükümlerine göre davranışlarda bulunmaktır. Allah (c.c.) ’tan başka hiçbir gaye ve hedef edinmemektir. İç ve dış dünyasını her türlü kusurlardan arındırmak ve yüce gayeler peşinde koşmaktır. Kalbini bütün yalancı sevgilerden temizlemek ve İlahi tecellilere ermekten engel olan her türlü bağlardan kurtulmaktır. Her zaman Allah (c.c.)’la beraber olarak hırs, kin ve düşmanlıktan uzaklaşmaktır. Bunun içinde kendini ve nefsini daima kontrol altında bulundurmaktır. Resulullah Aleyhisselatuvesselam ’ın yolunda bulunmak ve Sünnet’ine dört elle sarılmaktır.
Resulullah Aleyhisselatuvesselam efendimiz bir Hadis-i Şerifi’nde;
"Benim için bir saat vardır ki , o saatte hiç melek-i mürekkeb ve Nebiyyi mürsel aramıza giremez " buyurmuşlardır.
Hace Muhammed Bahauddin Hz.’nin Piri olduğu Tarikat-ı Aliyye Asr-ı Saadet’ten bu yana değişik isimler almıştır.
Hazreti Ebu Bekir-i Sıddık (r.a.) ’dan Beyazıd-ı Bestami’ye kadar " Sıddıkiyye ", Ondan Abdulhalık-il Gücdevani’ye kadar Beyazıd-ı Bestami’nin ismine riayeten " Tayfuriyye ", Şah-ı Nakşibend ’in zamanına kadar " Haceganiyye " O’ndan sonra da " Nakşıbendiyye " denmiş ve bu isim günümüze kadar gelmekle beraber yanında zamanının büyük mürşitlerin lakapları da eklenmiştir.Şöyle ki ; Ahmed Faruk Hz. zamanında "Nakşıbendiyye Ahrariye " , M.Dehlevi Hz. Hz. Halidi Bğadadi Hz. kadar " Nakşıbendiyyi Müceddiye " ve sonra " Nakşıbendiyye Halidiyye " isimlerini almıştır.
Kaynakca:
Adab-ı Fethullah -- Seyh Fethullah Verkanisi (ALLAH (c.c.) Sırrını A’li kılsın)
Yüce Nakşıbendi Tarikatı -- S.Abrurrakib EROL (ALLAH (c.c.) Kendisinden razı olsun
Ahmed Ziyauddin Gümüşhanevi - Cami’ul Usul (Veliler ve Tarikatlarda Usul)